13 Aralık 2013 Cuma

Bir labirent, KAOS Teorisi

     Daha bugün kütüphanede gördüğüm taa 2000 yılında basılmış bir kitap aldım. Kapağı falan hani şu siyah karton ciltlerden olur ya onlardan.

    Aradığım kriptografinin tarihiydi ve kaynak olarak dil tercihi ingilizceydi fakat bu kitap sayesinde yeni gelişmekte olan (okumaya devam ediyorum) bir bilime merak saldım.

Roman okumaya benzemiyor normalde hızlı okurum ama bu kitabı hızlı okuyamıyorum. Topoloji, kriptoloji, fizik, geometri, kodlama teori ve diğer bütün matematiğin göbeğinde olduğu bilimlerin bir karması ve hepsinin ne zaman anlamlı bir bütün oluşturabileceği ile ilgili bir bakış açısı bulunuyor kitapta.

Olasılıksız kitabını okuyan kişiler aşağıdaki benzerlikleri hemen farkedecekler, kaosu okuduklarında.
1- Kaos karmaşıklık, karışıklık ve bunların nasıl düzenli halde incelenebileceğini konu alan bu savı güçlendirecek gözlemler yapan ve daha 60larda yeni yeni adından söz edilen bir bilim dalı.
2-İçine aldığı bilimler arasında en çok dikkat çekeni matematik. Ayrıca olasılık teorisinin deterministik bakış açısı ile anlamsız oluşu benimde düşündüğüm bir şey olduğundan bu konuda da ilgili bir çok bağlantı var.
3- Kelebeğin kanat çırpışının neden dünyanın öbür ucunda fırtınaya sebep olacağı sorusu cevap bulunabilir bir soru.
4-Eğer her şeye vakıf olan bir akıl (gözlemci) eğer var olsa idi atılan paranın yazı mı tura mı geleceğini tahmin etmez, bilir.
5-İlgili konular ünlü matematikçi "kendisinin dini inanışlara mı ağırlık vermesini yoksa olasılık ve bilim ile uğraşmasının mı gerekli olduğunu yine matematiksel olarak dini inanışlarını seçmesi gerektiğini ispatlayan"
Laplace'ın da bahsettiği konular ama Laplace tam olarak neyden bahsettiğinin farkına varmadığı için adına kaos vs deyipde bu konunun bilinmezi bilen, belirsizi belirleyen şeyleri bulma yolunda ilk adımları attığını bilmemiştir.

Dünya üzerinde bilinmez diye bir şeyin olmadığını çok basit gözlemlere dayandıran bir çok bilim insanının nasılda kaosa hizmet ettiğini görebiliyorsunuz.
Galileo nun pisadan attığı tüy ve demir sallandırdığı sarkaçlar kaos teorinin bir yandan ispatladığı diğer yandan itin afedersiniz gtüne soktuğu varsayımlar.

Güzel bir soru ve ayrıca bu soru konunun bizi nasıl belirsizliği belirleyebileceğimiz düşüncesine inandırdığınıda gösteriyor.

SORU: Bir labirenttesiniz ve labirent sizin her adımınıza göre ayaklarınızın altında dönüyor, yeni yollar açıyor eskilerini kapatıyor bazende hiç bir şey yapmıyor.

Labirentten çıkamayacağınızı ispatlayabilir misiniz?


Soruya cevap ararken labirentler insanları içinde hapsetmek için yapılmış yapılar olarak düşünmeniz çok normal. Fakat değişimlerin ve dönüşümlerin sizin labirentteki konumunuzla hiç bir alakası yok. Sadece sizin bir hamlenize karşılık bir hamle yapıyor. Örneğin yolu bulduğunuzda oraya doğru adım atınca hemen orayı kapatmıyor ya da bunu amaçlamıyor ama kapatabilir de bu tamamen labirentin yeni oluştuğu şekle bağlı.

Evet soruyu unutmayın labirentten çıkamayacağınızı ispatlayabilir misiniz? Çıkabilir misiniz demiyorum?

7 Aralık 2013 Cumartesi

İletişime ihtiyaç duymayan matematik

İki insanın iletişim kurmadan yapabildiği yani iletişime ihtiyaç duymadan gelişebilen tek bilim dalı matematiktir.

Matematiğin eflatun görüşü ile tanımlarsak.


Sana göre bana göre gibi göreceli durumları içermeyen ve daima tutarlılık ile ilerleyen ve hayatta zaten var olan şeyleri anlamlandırmaktır.

Matematiksel düşünce tam manasıyla insan aklının saf katıksız düşüncelerinden oluşur.
Neden sonuç ilişkisi o kadar kesindir ki iyi bir matematikçi atlanan her hangi bir adımı anında farkeder.
Saymak ölçmek ve benzeri uğraşlar matematiğin uygulamalarıdır.

Newton ve Liebniz'in geliştirdiği modern ölçüm tekniği mühendislere büyük yardım etmektedir. Bir kaç matematikçi hayatı okuduğunuz zaman hemen hemen hepsinin aslında birer fizikçi, felsefeci olduklarını ve müzik, resim, gibi sanat dallarıyla uğraştıklarını görürsünüz.
Bu "sadece ruhunu beslemeyi bilen adamlar matematik yapabiliyor" kanısını destekliyor.
Bahtsız matematikçiler, kadınlarla hiç anlaşamayıp bakir ölenler, siroz, kanser, tifo, kurşun, bıçak, vb hazin sonlarla karşılaşan matematikçilerde çoktur. En büyük bahtsızlardan biri bakarsanız Galois tir. Galio diye okunur. Galileo ile karıştırılmasın. (o da bir matematikçidir yoksa kim çıkıp dünya yuvarlaktır demeye uğraşır ki.) Çalışırken kör olan matematikçiler vardır ve matematik yapmasına bir engel teşkil etmemmiştir. Çünkü matematik ne yazılan makalelerdir ne yapılan artimetik işlemlerdir ne de çözülen sorulardır. Sadece kafasında ürettiği (anladığı) matematiği insanlara anlatırken ve bunu somut hayatın içine katarken kaleme kağıda ihtiyaç duyar matematikçiler.

   Matematikçiler sanmaz fakat bilir, inandırmaya çalışmaz çünkü ispat eder ,güveninizi beklemez fakat dikkat etmenizi ister. (Henry Poincare)